Bosna Hersek’te Türk müziği: Tekkelerden kafelere nağme yolculuğu

Bosna Hersek’teki yolculuğuna dervişlerin meşklerinde tekkelerde başlayan, bugünse hemen hemen her kafede duyulabilen Türk müziği, iki ülke halkları arasında bir kültür köprüsü olarak varlığını sürdürüyor

Saraybosna’da yaşayan şarkıcı Burhan Şaban: ”Son zamanlarda Türkiye ile Bosna Hersek birçok alanda eskiden olduğu gibi yeniden bağlantı kuruyor. Sadece bakkaldaki gıdalar değil, aynı zamanda ruhun gıdası olan müzik de Bosna Hersek’e geliyor”
.

SARAYBOSNA – Türk müziği, Bosna Hersek’te geçmişte dervişlerin meşklerinde tekkelerde başlattığı yolculuğunu, bugün halkın uğrak mekanlarından kafelerde sürdürerek iki ülke halkları arasında kültür köprüsü görevi üstleniyor.

Bosna Hersek’te ilk olarak Osmanlı döneminde tekkelerde tasavvuf musikisiyle kendini gösteren Türk ezgileri, ardından “sevdalinka” olarak adlandırılan Boşnak halk müziği eserlerine de etki etti. Bugün ise ilahilerden pop müziğe ve arabeske kadar birçok farklı türde kullanılan Türk ezgileri, hala Bosna Hersek’teki etkisini sürdürüyor.

Bosna Hersekli birçok sanatçı esinlendiği Türkçe şarkıları albümlerine taşıyor. Sanatçılar, Türkiye’deki eser sahiplerinden parçaları alırken genelde besteyi olduğu gibi kullanıp, güftesini ise Boşnakça olarak seslendiriyor.

Bosna Hersek’te hala varlığını sürdüren tekkelerde de tasavvuf musikisi geleneği devam ederken Türk müziğinin farklı türlerdeki ezgileri ise hemen hemen her kafede sıkça duyulabiliyor.

Özellikle başkent Saraybosna’daki Başçarşı’da hizmet veren kafeler, adeta her kesimden insana Türk müziğini tanıtan bir merkez niteliği taşıyor. Türk müziği, bu mekanlarda halkla buluşuyor.

“Türk müziğinden yaklaşık 1000 eser kullanıldı”

Saraybosna’da yaşayan Makedonya kökenli şarkıcı Burhan Şaban, Bosna Hersek’e Türk müziği geleneğinin Osmanlı döneminde tasavvuf ve tekke kültürü ile geldiğini, bu geleneğin hala devam ettirildiğini söyledi.

1980’lerin sonunda, Yugoslavya döneminde Türk müziğini farklı melodi ve aranjelerle gündeme getirmeye çalıştıklarını anlatan Şaban, “Bu melodileri, ilahileri, besteleri tekkeden çıkarıp, yavaş yavaş açık hava konserlerinde, merasimlerde kullanmaya başladık. Bu bir nevi kültür inkılabı olarak kabul edilmiştir bu bölgelerde.” diye konuştu.

Şaban, Balkanlar’da Türk müziği etkisinin oldukça fazla olduğunu dile getirerek Türk müziğinin sadece tasavvuf müziğinde değil, aynı zamanda sevdalinkalarda da etkili olduğunu belirtti.

Bugün de Türk şarkılarının Bosna Hersek’teki birçok sanatçı tarafından güftesi değiştirilip bestesi alınarak kullanıldığını söyleyen Şaban, bölgenin en ünlü müzisyenlerinden Dino Merlin’in de bazı şarkılarında Türk müziğinden esinlendiğini ifade etti.

Şaban, kendisinin de albümlerinde Türk müziğinden eserler kullandığını belirterek bugüne kadar 700’e yakını Türk tasavvuf musikisinden olmak üzere yaklaşık 1000 eserin Bosna Hersek’e ithal edildiğini söyledi.

Özellikle ilahilerin, Boşnakların Sırp ve Hırvatlardan farklılığının önemli bir göstergesi olduğunun altını çizen Şaban, üç halk arasındaki dil farkı çok olmasa da tasavvuf müziği ve sevdalinkanın bu milletler arasındaki farkı hissettirmede birer etken olduğunu kaydetti.

Şaban, son zamanlarda Türkiye ile Bosna Hersek’in birçok alanda eskiden olduğu gibi yeniden bağlantı kurduğunu ifade ederek “Sadece bakkaldaki gıdalar değil, aynı zamanda ruhun gıdası olan müzik de Bosna Hersek’e geliyor.” dedi.

Gelecek nesillere güzel bir emanet bırakma arzusu içinde olduklarını belirten Şaban, “Türkiye’nin bu konuda da hassas davranacağına inanıyorum. Muhtemelen bu aşk sonsuza kadar devam edecek.” ifadelerini kullandı.

“Türk müziği Boşnak kültürüne daha yakın”

Başçarşı’daki bir kafede çalışan Dzelil Mekic, kafenin Doğu kültürünü yansıtan bir mekan olduğunu ve insanların Türk müziğiyle harmanlanmış parçaları dinlediğinde kendilerini burada rahat hissettiğini ifade ederek Türk müziğinin Batı müziğine kıyasla Boşnak kültürüne daha yakın olduğunu söyledi.

Müşterilerinin Türk müziğini sevdiğini ve kimi zaman kendilerine çalmaları için şarkı tavsiyesinde de bulundukların anlatan Mekic, “Çarşıda Türk müziğini çalan birçok başka mekan var. Burası Türk kafesi gibi gözüküyor kimi zaman. Bazen insanlar Türkiye’de kahve içiyormuş gibi hissediyor. Biz de bu atmosferi oluşturmaya çalışıyoruz.” diye konuştu.

(AA) Emre Baştuğ

tr_TRTürkçe