Çocukluk hayalleri Türkçeyi öğreniyorlar
Lise öğrencisi Murati: “Türkçe çocukluğumdan beri sevdiğim bir dil”
ÜSKÜP – Makedonya’nın başkenti Üsküp’te Yunus Emre Enstitüsünün yeni dönem Türkçe kursuna katılan kursiyerler, “çocukluk hayali” olarak nitelendirdikleri Türkçeyi öğrenmenin heyecanını yaşıyor.
Yunus Emre Enstitüsü, 2010 yılından bu yana Üsküp’te Türkçe öğretip Türk tarihi, kültürü, edebiyatı ve sanatını tanıtıyor. Enstitüye kaydolan kursiyerden bazıları üniversite eğitimine destek için bazıları da çok sevdiği ve kendine yakın hissettiği Türk halkıyla daha kolay iletişim kurmak için Türkçe öğreniyor.
Üsküplü Mila Arsovska, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde son sınıf öğrencisi olduğunu belirterek, Türkçesini daha da pekiştirmek için kursa geldiğini söyledi.
“Bir lisan, bir insan” deyiminin asıl anlamını Türkçe öğrenirken anladığını kaydeden Arsovska, 4 yıldır kurslarına katıldığı Yunus Emre Enstitüsünde hayatının en güzel günlerini geçirdiğini anlattı.
Türkçe kurslarının üniversite eğitimine de yardımcı olduğunu aktaran Arsovska, “ufuklarının açılmasını” istediği için de Osmanlıca kursuna katıldığını ifade etti.
Arsovska, geçen yıl ayrıca enstitünün düzenlediği Türkçe Yaz Okulu Projesi’ne de katıldığını belirterek, “Ankara’da kaldık. Karadeniz Bölgesi’ni gezdik. Farklı ağızlarla karşılaştık. Farklı medeniyetleri yakından tanıdık. Hayatımın en güzel dönemlerinden biriydi.” dedi.
En çok Ankara’yı sevdiğini ve adeta şehre “aşık” olduğunu söyleyen Arsovska, Akdeniz Bölgesi’ni ve özellikle de Adana’yı çok merak ettiğini belirtti.
Arsovska, Türkçede ilk duyduğunda en çok şaşırdığı kelimenin “sabahleyin” olduğunu, zira Makedonca’da da “sabayle” dendiğini aktararak, “Zaman geçtikçe farkına varıyorum ki Makedoncada çok Türkçe kelime var. Bu da çok güzel.” dedi.
Türkiye’deki misafirperverlik, vatanseverlik, geleneklere bağlılığa hayran kaldığını vurgulayan Arsovska, verdiği Türkçe öğrenme kararından asla pişman olmadığını kaydetti.
“Hayalim Türkiye’de okumak”
Üsküp Sağlık Lisesinde okuyan Zuleyha Murati de İngilizce ve Almanca’nın yanı sıra Türkçe de öğrendiğini belirterek, üniversite eğitimini Türkiye’de almak istediğini ve bu yüzden Türkçe öğrendiğini anlattı.
Türkçe’yi “çocukluğundan beri sevdiği bir dil” olarak nitelendiren Murati, Türkçe öğrenirken en çok cümle yapısının farklı olmasından zorluk çektiğini söyledi.
Türkçe ile ana dili Arnavutça arasında birçok ortak kelime olduğuna işaret eden Murati, bunun Türkçe öğrenmede bir avantaj olduğunu ifade etti.
Türkçe Yaz Okulu Projesi kapsamında gittiği Türkiye’de çok keyifli vakit geçirdiğini anlatan Murati, Bolu’yu çok sevdiğini ve yeniden ziyaret etmek istediğini belirtti.
Türk ve Arnavut mutfaklarının da benzer olduğunu, bu nedenle yabancılık çekmediğini dile getiren Murati, Türkiye’deki baklavanın Makedonya’daki baklavadan çok daha güzel olduğunu söyledi.
Murati, tek ve en büyük hayalinin tıp okumak olduğuna değinerek, “Doktor olmak benim küçüklük hayalim. Doktorları çok sevdiğimden, doktorlarla ilgili bir dizi izliyordum. Dizi Türkçe’ydi. O andan itibaren Türkçe’ye ilgim başladı.” dedi.
Türkçe’de en çok beğendiği atasözünün “Kader gayrete aşıktır” olduğunu ifade eden Murati, bu sözün tam olarak hayatı anlattığını, insanın sabırlı olması halinde her şeyin yoluna gireceğine inandığını kaydetti.
“Türkiye dünyanın en güzel ülkesi”
Türk Dili ve Edebiyatı öğrencisi Esra Aliti de çocukluğundan beri Türkçeyi sevdiğini, Türkçe konuşmanın hayali olduğunu belirterek, en çok yazarken zorlandığını ama çalışarak iyi bir seviyeye geldiğini anlattı.
Türkçe Yaz Okulu Projesi kapsamında kaldığı Karabük’ü “çok güzel” ve “cennet gibi bir yer” olarak nitelendiren Aliti, yaprak sarması, İskender’in Türk mutfağından en sevdiği yemekler olduğunu vurguladı.
“Türkçeyi Türkler gibi konuşmak” ve Türkiye’de yaşayarak pratik yapmak istediğini belirten Aliti, “Türkiye dünyanın en güzel ve en iyi ülkesi. Türkiye’de kendimi çok iyi hissediyorum. İnsanları çok saygılı. Kültürlerini çok beğeniyorum.” dedi.
(AA) Dzihat Aliju